KUZEY IŞIKLARININ BÜYÜSÜ
Son yılların en popüler destinasyonlarından biri olan Laponya (Lapland), kış ayları boyunca çam ağaçları dahil bembeyaz bir örtüyle kaplanmış, arada bir göz kırpan güneşi ile dondurucu soğukta bir nebze de olsa içinizi ısıtabilecek ve kendine hayran bırakacak bir doğaya sahip.
Sıklıkla ayrı bir ülke olarak düşünülen Laponya aslında, İsveç ve Finlandiya sınırları içerisine giren bir bölge. Tahmin ediyorum ki, bu bölgeye gelmenin yegane hedefi çok büyük ihtimal dünyanın kutup bölgelerinde oluşan Kuzey Işıklarını, bir diğer adıyla Aurora’yı görmektir. Bu konu başlı başına bir ilgi gerektiği için kuzey ışığı avının inceliklerini ayrı bir yazıda ele alacağım.
Bu efsanevi doğa olayını görmek bile Laponya’ya gitmeye karar vermek için yeterli bir sebep, ancak bu bölgeyi kendine has yapan sadece bu değil. Laponya’da, hem çok yerde tecrübe edilemeyecek maceralar yaşamanızı sağlayacak, hem de kuzey ışıklarına ulaşmanız kolaylaştıracak çok sayıda aktivite bulunuyor.
ULAŞIM/VİZE/KONAKLAMA:
Finlandiya’ya ve Lapland bölgesine en mantıklı ulaşım, haliyle, uçakla. Helsinki’ye indikten sonra Lapland bölgesine gidebilmek için ise Rovaniemi’ye kısa bir uçuş yapman yeterli. Ülkenin Avrupa Birliği’nde olması nedeniyle Schengen Vizesi kuralları burada da geçerli.
Konaklama konusunda çok fazla alternatif var. Hatta konaklama konusunda yapacağın seçimler buranın temel aktivitelerinden biri sayılabilir. Aşağıda bu konuya ayrıntıları ile yer vereceğim.
İskandinavya’nın geneline yayılan refah seviyesindeki efsanelik bu ülkede de aşağı yukarı geçerli olduğundan genel olarak tuzlu bir seyahat olacağını ancak suç oranının sıfır seviyesinde olduğu (evet bildiğimiz ‘0’) bu ülkede, aman çantam yamacımda dursun gibi endişelere kapılmadan gönül rahatlığıyla gezebileceğini söyleyebilirim.
GEZİLECEK YERLER:
Noel Baba Köyü: Bu bölgenin önemli turistik aktivitelerinden biri Noel Baba’yı ziyaret edip, halini hatırını sormak. Bana sorarsan buraya gelmenin tek ilgi çekici yanı Kuzey Kutup Dairesi’nin altında fink attığını bilmek ve Noel Babanın postanesinden kart atabilmek. Kuzey Kutup Dairesinin tam olarak nereden geçtiğini anlayabilmen için köyün belirli bir yerinden geçen mavi ışıklı bir şerit koymuşlar. Bu sayede deli danalar gibi gökyüzüne bakmana (ki çok anlamsız olurdu) yada cep telefonu uygulamalarından medet ummana gerek yok. Rahatlıkla şeridin altına geçip, ya içindesindir çemberin ya dışında yapabilirsin. Noel Baba Postanesi ise, posta kartları, pullar, hediyelik eşyalar ve dünyanın dört bir yanından gelen postalarla dolup taşan ve herkesin harıl harıl satırları doldurduğu tatlı ve sıcak bir mekan. Bin bir çeşit arasından kartını seçip, satırları doldurduktan ve pulunu da seçtikten sonra iki posta alternatifi arasından seçim yapman gerekiyor. Bunlardan biri ‘Daily Mail’, yani normal sürelerde postanın teslim edildiği seçenek, diğeri ise ‘For Christmas’ yani hangi tarihte gidersen git bir sonraki Noel’de teslim edilecek seçenek. Tercih sana kalmış. Bunların haricinde sen yine de Noel Baba’yı ziyaret edebilirsin, iki hoş sohbet yaptıktan sonra kendisiyle kol kola, omuz omuza bir fotoğraf çektirebilirsin (3 adet kart, pul ve posta 7 Avro, Noel Baba ile çektirdiğin fotoğrafın basılı hali ise 30 Avro).
Rovaniemi: Finlandiya Laponyasının temel yerleşim yerlerinden birisi olan Rovaniemi’de anlatılacak maalesef pek bir şey bulunmuyor. Yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüşle şehrin tamamını kolaylıkla gezebilir, gece saatlerinde havanın durumuna göre Aurora avcılığı yapabilirsin. Bunların haricinde Arktictum’u ziyaret edebilirsin. Şehirde 5 tane otel var. Otelde çok vakit geçirmeyeceğini varsayarak istediğini tercih edebilirsin. Bizim kaldığımız otel ise City Hotel Rovaniemi’ydi.
YAPILABİLECEK AKTİVİTELER:
Buz Kıran Gemisi Yolculuğu: Buzul bölgelerinde hizmet veren buz kıran gemileri, Alman mucitlerin dünyamıza kazandırdığı, günümüzde ise turistik olarak da kullanılan bir ulaşım ve taşımacılık aracı. Bu gemileri diğerlerinden ayıran geminin burun kısmının diğer gemilere göre daha oval ve alt kısmının girintili olması. Bu sayede gemi ilerlerken buz tabakasının üzerine çıkıyor ve bir nevi vurarak buzun yarılmasını sağlayarak ilerliyor. Bazı gemiler sadece buz kıran görevi görürken bazıları ise hem buzullarda hem de normal sularda seyredebiliyorlar. Bizim bindiğimiz Polar Explorer isimli buz kıran gemisi de her türlü suda gezinebilenlerden. Gemi ilerlerken güverteye çıkıp kenarlardan başını aşağı sarkıttığında, geminin buz kütlelerini kırdığı görüntüyü izlemek ve bunun çıkardığı sesleri dinlemek insana tuhaf bir haz veriyor. Tam bu anda güneş de yükselmeye başladıysa ortamın güzelliği katlanıyor. Bu yolculuğu diğerlerinden ayıran başka bir aktivite var ki dillere destan. Buz kıran gemisi ile yapılan seyahatin bir aşamasında denizcilerin ‘Immersion Suit’ veya ‘Imm Suit’ olarak tabir ettiği ancak benim gibi bu terminolojiyi bilmeyenler için bir nevi teletubbies kostümü izlenimi veren bir tulumla, geminin buzlar arasında açtığı gölete giriliyor. Olaylar şu şekilde gerçekleşiyor; gemi ilerlerken bir noktada duruyor ve geminin arka kısmında oluşan gölete hemen bir rampa kuruluyor ve ilk teletubbies grubu suya iniş yapıyor. Kıyafetler sana 3 beden büyük gelen bir tulumla dalgıç kıyafeti arası turuncu bir şey. Hareket kabiliyetin oldukça kısıtlı. Suyun kenarına oturuyorsun görevli abilerden biri seni ensenden tutup suya indiriyor. Ensende bulunan yastıklar sebebiyle kafan ve ayakların yukarıda, kaba etin ise suyun içinde yan gelip yatıyorsun. Bu yüzme deneyiminde ellerin kürek görevi görüyor ve anlamsızca sağa sola dönüyorsun. Çıkma vakti geldiğinde sırtın dönük bir şekilde kıyıya yanaşıyorsun ve abiler yine seni ensenden tutup sudan çıkarıyorlar. Taş çatlasa yarım saat süren bu aktivite kendisinden uzun süren bir mutluluk bırakıyor insanın içinde. Birde ömürlük fotoğraflar. Mutlaka yapılması gerekenlerden!
Geyik Safarisi: Aslında bu aktiviteye bir safari demek pek yakışık almıyor. Zira, birbirine bağlanmış kızakların arasında eklenmiş birer geyik saatte yaklaşık 1 km hızla hareket ediyor ve seni önceden belirlenen bir güzergahta aheste bir gezintiye çıkarıyor. Bol bol fotoğraf çekmek etrafı izlemek sık sık görmeyeceğin geyiklerle iletişim içerisinde olmak güzel bir aktivite. Geyik safarileri bölgede çok sayıda bulunan geyik çiftliklerinde yapılıyor. Bir çok çiftlik kuşaklardır bu işi yaptığı için daha çok aile işletmesi şeklinde yönetiliyor. Çiftliklerin sahip olduğu geyikler yılın belirli dönemlerinde doğada serbest bırakılıyor ve belirli bir süre sonra doğadan geri toplanıyor. Geyikler doğaya bırakılmadan önce her bir çiftlik sahibinin imzası niteliğindeki semboller geyiklerin kulaklarına işleniyor. Bu sayede geyiklerin tekrar toplanması sırasında kimsenin geyiği kimseninkiyle karışmıyor.
Donmuş Gölde Balık Tutma: Geyik Safarisi ile birlikte yapılan bu aktivite bilek gücü gerektiriyor. Çünkü önce buzda yaklaşık 15 cm çapında bir delik açabilmen için devasa bir vidayı delik açılana kadar çevirmen gerekiyor. Sonra o delikten aşağıya uzattığın bir olta ile balık tutman mümkün. Balıklar oldukça fazla o nedenle yarım saat içerisinde 3-4 tane balık tutabilirsin. Ancak bunların hepsi yenilebilecek büyüklükte olmuyor. Küçük olanlar akşam buza inecek tilkilere akşam yemeği oluyor, büyükleri ise yanı başındaki ızgara da pişiriliyor. Balık tutmak dahil olmak üzere avlanmayı anlamsız bulan biri olarak bu kısma kadar olan kısmından çok hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Bence bu konseptin en güzel yani yanı başında yanan odun ateşinin üzerinde pişen sandviçleri ve sıcak meyve suyunu mideye indirmek.
Husky Safarisi: Kayak tecrüben olduysa hiç zorlanmayacağın tek yada iki kişilik bir aktivite Husky Safari. Soğuk bölgelerin canlısı olarak bilinen renkli gözlü sevimli yaratıklardan 6 tanesi birbirine bağlanıyor ve bulunduğun rotaya uygun yönlendirmelerinle sana alternatif bir kayak kızak keyfi yaşatıyorlar. Sürüş öncesinde ufak bir eğitim alıyorsun ve seyahatinin süresini kendin belirleyebiliyorsun. Sürüş boyunca sana kar motorlu rehberler eşlik ediyor böylece huskylerin rotadan çıkması engelleniyor. Huskylerin günde belirli bir süre koşmaları gerekiyor, çiftlik sahipleri ise sürüşlere çıkacak huskyleri seçerken buna oldukça dikkat ediyorlar. Aslına bakarsan çitlik sahipleri için hayvanlar senin keyfinden bin kat daha önemli olduğundan onlara zarar verecek her türlü aktiviteden kaçınıyor, senin talimatlar dışındaki hareketlerine ise oldukça sinirleniyorlar /bu durum geyikler için de geçerli). Bu nedenle onlara eziyet edildiğini düşünmeden gönül rahatlığı ile aktivitelere katılabiliyorsun.
Show Mobil ile Keşfe Çıkma: Aktivitenin özü bildiğimiz kar motorları ile adrenalinle karışık bir yolculuk yapmak. Kar üstünde atvye binmişsin gibi düşünebilirsin. Gece çıktığımız yolculuğun en leziz tarafı bir noktada durup kontağı kapattığında doğanın sessizliğini ve gece karanlığında bile beyazlığı hissedebiliyor olman. İşletmeler tarafından verilen tulum, bot ve kasklar sayesinde üşümeden yaklaşık 2 saat motor üstünde önceden belirlenen güzergâhlarda gezebiliyorsun. Şanslıysan Aurora da görmen mümkün. Biz o şanslılardan değildik maalesef.
Buz Otelde Konaklama: En ilginç otel konaklamalarından birine hazır ol. Sıcaklığı 0 ile -5 derece arasında olan bir odada uyuyabileceğimi düşünmek çok zordu ama nasıl olduysa oldu. Buz otelde konaklama, kulağa tuhaf gelse de bu bölgeye gelindiğinde yapılması (en azından denenmesi) neredeyse zorunlu olan aktivitelerden biri. Ben bu tecrübeyi Rovaniemi’ye yaklaşık 30 km uzaklığındaki Artic Snow Otel’de yaşadım. Burası, normal sıcaklıktaki ahşap yapılardan oluşan resepsiyon binası, sauna odaları dışında buz otel ve cam igloların olduğu bölümlerin yer aldığı koca bir kompleks aslında. Her şeyin ama her şeyin buzdan yapıldığı buz otel kısmına bavul sokulamıyor ama çantanı ve gece için ihtiyaç duyacağın malzemeleri yanına alabilmen ve muhafaza edebilmen için buz otel içerisinden sana özel kilitli bir dolap veriliyor. Buz otelin içerisinde odaların haricinde restoran, bar ve şapel bulunuyor. Yemeğini içkini buralarda alabiliyorsun. Kuzey ışıklarını takip etmek dışında boş kaldığın sürelerde kapıları olmayan ve değişik temalarda dekore edilen süit odaları gezebilirsin. Zira odalarda kapı yok, dolayısıyla girip çıkmak fotoğraf çekmek serbest. Tabi bu söylediğim siyah perdesi çekilmemiş ve önünde rahatsız etmeyin işareti bulunmayanlar için geçerli. Bu işareti ve perdeyi görürsen bil ki içeride birileri var. Nasıl uyunacağı konusuna gelirsek başta huzursuzlansan bile, otel tarafından sana verilen yastık ve uyku tulumu ile uyumak düşünüldüğü kadar zor olmuyor. Başta açıkta kalan suratının üzerinde soğuk rüzgarlar esiyor olsa da onu da eldivenli ellerini yanaklarına kapatmak suretiyle engelleyebilirsin. Yok gerçekten bu kadar eziyetli değil zira bir süre sonra o tulumun içerisinde sıcaktan patlayacak gibi oluyorsun. Tabi bunun olması için kritik bir ekipmana ihtiyacın var: Termofor!!! Bu seyahatin olmazsa olmaz parçası olan termofor, ana görevini buz otelde gerçekleştiriyor ve tulumun içerisini alev topuna dönüştürerek bir nevi misyonunu tamamlıyor. Uyandırmayı istersen de sabah renkli gözlü temiz yüzlü bir arkadaş tarafından ‘dürtülmek’ ve sıcak böğürtlen çayı ikram edilmek suretiyle uyandırılıyorsun. Bir geceden fazlası insanı biraz zorlayabilir ama denemeye değer.
Cam İglolarda Konaklama: Bu konsept ne zaman çıkmış bilmiyorum. Hatırladığım bundan 5-6 sene önce sosyal medyada cam iglolara tepeden bakan bir fotoğraf karesine bakıp, ‘dünyada ne yerler var yarabbim ve insanlar nerelere seyahat ediyor’ diye düşünüp var olmayan bir gelecekte ‘gitsem ne iyi olur ama nerdeee’ diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum. Dünya küçük zaman kısa. ve hiçbir şey en başta göründüğü kadar uzak değil. Cam igloların olayı, kuzeydeki iglolarda yaşayan eskimo hayat tarzı ile auroranın olduğu bu bölgede her daim gökyüzünü izleyebilme konseptinin bir araya geldiği bir konaklama şekli. Odanın içerisi dışarısı kadar mutluluk vermiyor ancak bir çok ihtiyacını da karşılıyor. Olmayan tek şey duş. Onun içinde dışarıda saunalar bulunuyor. Karların üzerine yerleştirilmiş ters çevrilmiş kaselere benzeyen igloların camları ısıtmalı olduğu için kardan buzdan görüntünün kapanması diye bir şey söz konusun değil. Bir diğer güzel özelliği ise, hastane yatağı gibi kumanda ile yönetilebilen yataklarının olması ve bu sayede Aurora bekçiliği yaparken yiyip içmek muhabbet etmenin ayrı bir keyif vermesi. Bazı cam iglolarda Aurora alarmları da var. Yani sürekli gökyüzüne bakmana da gerek yok aslında. Bu bölgeye seyahat edeceksen olmazsa olmazlardan biri olduğunu söyleyebilirim.
YENİLECEK İÇİLECEK YERLER:
Laponya bölgesindeki diğer aktivitelerin mutfağın çok önüne geçmesi nedeniyle, bu bölge gurmeler için ilk tercih edilecek yerlerden biri olmayabilir. Yine de görsel zenginlik yanında mideler de buradan mutlu ayrılacaklardır. Bölgedeki temel besin kaynakları, tahmin edebileceğin üzere, geyik eti ve somondan oluşuyor. Her ikisini de çeşitli şekillerde tadabilirsin. Özellikle somon sayesinde oldukça sağlıklı besleniliyor. Bunların yanında sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar sıcak ve soğuk olarak çokça tüketilen envai çeşit böğürtlen çayı denemesi gerekenlerden. Buz otel veya cam igloların olduğu bölgelerde otel hizmetlerinden yararlanıldığı, diğer aktivitelerin sürelerinin uzun olması nedeniyle genelde paket olarak yemek hizmeti verildiği için yeme içme konusunda çok tavsiyede bulunmak doğru olmayacak. Ancak Rovaniemi’de kalırsan bu şehrin popüler restoranı Nili’de yerel yemekleri tadabilirsin. Bunun dışında Meksika yemeği istersen Yuca, alıştığımız lezzetler olsun dersen de burger ve pizza için Kauppayhtiö tercih edebilirsin.
MiskinMirket