BOZCAADA
Bozcaada macerası Çanakkale’de başladı bizim için. Çanakkale tarihi önemi ile kendi başına bir gezi noktası olsa da amaç bekarlığa veda olunca bizim için ancak geçiş noktası olabildi. Yine de Aynalı Çarşı’da dolaşmayı Sardalya’da balık ekmek yiyip, turşu suyu içmeyi ve Babalık’daki peynirli helvayı ihmal etmedik.
Çanakkale merkezden veya Geyikli’den Bozcaada’ya gitmek mümkün. Arabalı vapur/feribot/deniz otobüsü kullanarak adaya ulaşabilirsin ve tabii istersen arabanı da yanına alabilirsin. Herhalükarda Ada’ya yaklaşırken kyıdaki kaleyi izlemeyi ihmal etme. En güzel gözüktüğü yer Ada’ya yaklaşırkenki görüntüsü çünkü.
Giderken arabanı yanına alabilirsin dedim ama Bozcaada merkezde araç girişi yok. Bu nedenle gitmeden önce konaklayacağın yerin yakınlarında otopark olup olmadığını sorgulamanı tavsiye ederim. Biz kalabalık bir ekip olmamız ve bütçelerimizin değişken olması nedeniyle orta sınıf bir pansiyonda kalmayı tercih ettik. Zaten Ada’da büyük otel konforu aramamak gerekiyor. Bir çok konaklama butik boyutlarda. Bütçene göre Otel Fahri, Ada Pansiyon ve tabiiki Kaikias tavsiye edebileceğim konaklamalar.
Ada’ya gelindiğinde ilk yapılması gereken şey koyları gezmek bence. Araban yanındaysa ne ala, değilse kiralamanı tavsiye ederim. Bir çok yere dolmuş ile gidilebiliyor ancak koy gezisi için dolmuş biraz eziyetli olabilir. Taksiyle gitmek hem maliyetli hem de imkansıza yakın. Zira Ada’da sanıyorum 5 taksi var ve tahmin edersin ki çok popülerler. Kendilerini yakalamak oldukça zor. Yakalasan bile takside hayatta kalmak bir şans meselesi. Sıkılıyor olsalar gerek kesinlikle engel, şerit tanımıyorlar.
Biz ikinci günümüzde safari cip tarzı araçlar kiralayarak gezebildiğimiz kadar koy gezmeye çalıştık. Ve çoook eğlendik! Benzer bir yolu tercih edip, koy gezisine karar verirsen Ada merkezinden çıktıktan sonra ilk olarak Ayazma Plajı’na uğrayabilirsin. Sonrasında hemen yanında olan ve oldukça popüler olan Sulubahçe Plajı var. Sahil yürüyüşü yapmak istersen Ayazma’dan yürüyerek Sulubahçe’ye gidip dönebilirsin. Ayazma’da çeşitli restoran, cafe, yani tesis niyetine çeşitli yerler var ancak Sulubahçe’de ve bundan sonra sıralayacağım bir iki koyda bunları bulamayacaksın. Buna göre hazırlıklı olmanda fayda var. Ayazma’da soğuk suyunu iliklerine kadar hissettikten sonra, Ayazma yolunu Ada’ya doğru takip edip Beylik koyuna gidebilirsin. Ancak koya inmek için ara bir yol var, onu kaçırmamak gerekiyor. Beylik koyu baya güzel. Asıl özelliği ise karaya oturmuş bir geminin burada olması. Hatta istersen gemiden sarkıtılan halatlardan yapılan salıncaklarda ve geminin gölgesinde ayaklarının ucunu sulara değdirerek sallanabilirsin. Bir sonraki durak Akvaryum Koyu. Bu koyun ortasında küçük bir yarımada var. Ada sakinlerinden edindiğimiz bilgiye göre koyun popüler olan bölgesinin yan tarafında (yani yarımadanın sağ tarafında) havuz gibi berrak ve dalgasız bir deniz var. Kalabalıktan uzak kalmak istersen burası ideal. Biz devamında ve yol üstünde yer alan Ataol Beach’de durakladık ve medeniyete kavuşup üzerimizdeki tuz tabakasından kurtulduğumuz için sevindik. Koy gezisinde biraz öne tarif ettiğim ve Ada’nın güney tarafında kalan koyların ardından kuzey taraıfnda kalan Kite Beasch’e gidebilirsin. Özellikle su ve rüzgarın birleştiği sporları seviyorsan burası sana göre olacak.
Ada’daki bir diğer popüler plaj Mitos Beach.Buraya gidersen önceden rezervasyon yaptırmanı tavsiye ederim. Birde mutlaka yemeklerinden yemelisin. Alışılagelmiş plaj mutfaklarından farklı bir menüsü var. Kızarmış biber-patlıcan bir yana, anane tarifi ile yapılan patlıcanlı pilavı oldukça lezzetli.
Ada demek butik şaraphaneler demek. Bunların başında Corvus geliyor. Sayacaklarım arasında en tuzlu olanı Corvus. Bunun haricinde Ataol ve Talay Şarapları da tavsiye ediliyor. Biz pansiyon sahibinin önerisiyle Çamlıbağ’ı tercih ettik, çok da memnun kaldık. Öncesinde tadım yapmayı ihmal etmedik. Bunun için Tenedion Winehouse ile anlaşmışlar. 15 TL’ye 9 çeşit (1 beyaz, 1 rose, 7 kırmızı) şarabı, küp küp peynir çeşitleri ile tadabilirsin. Ama dikkat etmek lazım, bu gibi tadımlar sonrasında yapılan planları sekteye uğratabiliyor. Nitekim biz bu aktiviteye yaklaşık 2 saatimizi verince, akşam rezervasyonumuzu kaybettik.
Yemek yemek için çok fazla seçenek var Ada’da. Ancak seçeneklerin hepsi birbirine benziyor denilebilir. Şikayet gibi anlaşılmasın, bence meze-balık konseptinin her zaman gideri var. Bunlardan ilki Sandal. Mezeleri çok başarılı. Aynı bölgede yer alan Ada’m, Simyon, Battıbalık tercih edebileceğin diğer mekanlar. Bunların yanında oldukça popüler olan Maya var. Seçme şansının pek olmadığı bir fiks menü ile baş başa kalıyorsun burada. Menü ise 160TL civarlarında. Daha seçmeceli, keyfine göre yemektense sınırlı bir yemeğe bu parayı vermeyi tercih ediyorsan denemelisin tabi. Yemekten sonra geceye devam etmek istersen Polente ve Salhane popüler mekanlardan. Salhane’ye doğru yürürken gözüne kestirdiğin diğer güzel mekanlara da girebilirsin. Ancak Salhane’ye gittiysen denizin dibine açılan kapıdan çıkıp gökyüzüne bakmalısın. Yıldızların toz olduğu bir görüntü göreceksin.
Gelmeden yapılması gerekenlerden bir diğeri Çiçek Pastanesi’nde muzlu kup veya bademli, damla sakızlı kurabiyelerden yemek. Hatta mümkünse bir kutu alıp götürmek. Üzerine koca çınarın altındaki kahvehanede çay-kahve molası verebilirsin. Ayrıca Merkezde bir çok reçel tezgahı bulabilirsin. Biz Velidede Fırın’ın reçellerini, zeytinyağlarını ve tabii kurabiyelerini tercih ettik. Hatta buradan hediyelik doğal sabunlardan da alabilirsin.
Bu gezinin biteceği tek bir yer var, o da günbatımı tepesi. Gideceğin mevsime göre değişmek kaydıyla, gün batımına yakın bir zamanda rüzgar güllerine doğru yola koyulmalısın. Bir tarafından minik rüzgar gülleri, ucunda deniz feneri ve kulubesi, diğer tarafında ise denizle buluşan güneşten başka hiç bir şey olmayan ve başka bir şeye de ihtiyaç duymayan bir tepe burası. Kaldığın günlerden birini mutlaka burada güneşi batırarak noktalamalısın. Ancak yanına minder, battaniye veya kamp sandalyesi gibi oturacak bir şey almayı unutma. Doğayla başbaşa kaldığında güzel dakikalar geçireceksin. Ve Ada’yı bence seveceksin…
MiskinMirket
Ne güzel yazmışsın Deniz’ciğim. Canım Bozcaada’ya gitmek istedi. İnşallah seneye bağ bozumu sırasında bir program yapalım… Eline, ruhuna, çabana sağlık…